15 Nisan 2017 Cumartesi

La La Land (2016)

http://www.imdb.com/title/tt3783958/

Los Angeles, yıldızlar şehri. Hayallerine ve tutkularına bekledikleri ilgiyi göremeyen iki gencin yollarının kesişmesiyle başlayan müzikal bir aşk hikayesi La La Land. 

Mia, 3. sınıf dizilerin ve filmlerin oyuncu seçmelerinde bir türlü istediği rolü alamazken, Sebastian da açmayı planladığı caz kulübüni açmayı başaramamıştır. Mia seçmelere devam etmekte, Sebastian da sevdiği müziği çalmak yerine restoranlarda kendisine verilmiş bir şarkı listesi dışına çıkmaması konusunda uyarılmaktadır. İkisi de hayallerinin peşinde gitmeye kararlıdır ama bu kararlılık gittikçe zorlaşmaktadır. 

Mia, oyuncu seçmelerinde kendisine yardımcı olacak ilgi gösterecek tiplerle tanışmak için gittiği partiden umduğunu bulamayıp çıktığında, arabasını trafik polisleri yanlış park nedeniyle çekmişler ve Mia yürümeye başlamıştır. Duvarları eski Hollywood yıldızlarıyla süslü restoranda duyduğu müzik onu çeker. İçeride Sebastian şarkı listesini o gece ilk ve son kez ihlal etmiş, sevdiği müziği çalıyordur. Mia girer. Sebastian çalıştığı yerden şarkı listesine sadık kalmadığından kovulmuş çıkarken Mia ona müziğini çok sevdiğini söylemeye çalışıyordur. Sebastian görmezden gelir. Mevsim kıştır.

İlkbahar geldiğinde Mia Sebastian'dan intikamını onunla tesadüfen karşılaştığı bir partide alır. Sebastian hiç inanmadığı bir grupla partinin müzisyenliğini yapmakta ve partidekilerin istek şarkılarını çalmaktadırlar. Mia Sebastian'a çalmaktan tiksineceği bir şarkı çaldırır ve tanışırlar nihayet. Birbirlerinin durumunu anlıyorlardır, yavaş yavaş ilişki filizlenir. 

Mia'nın hayalini ve tutkusunu öğreniriz önce. "Teyzem aktristi. Gezici bir tiyatrodaydı. Nevada'daki Boulder City'de büyüdüm. Evimizin karşısında bir kütüphane vardı ve klasik film koleksiyonu oldukça genişti. Teyzem beni oraya götürürdü ve bütün gün Aşktan Da Üstün, Tehlikeli Bebek ve Kazablanka gibi filmleri izlerdik. Yatak odamda oyunlar sergilerdim teyzemle ikimiz filmlerde gördüğümüz sahneleri yeniden canlandırırdık. Ardından kendi oyunlarımı yazmaya başladım. Neyse, buraya gelmek için iki yıldır gittiğim üniversiteyi bıraktım." der Mia, Sebastian'a.

Sonra Sebastian tutkusunu ve hayalini cazdan nefret ettiğini söyleyen Mia'ya anlatır: "Bence cazdan nefret ettiğini söyleyen insanlar bunu dillendirdiklerinde müzikle ilişki kuramıyor, kökeni anlayamıyorlar. Caz, New Orleans'ta küçük ve ucuz bir pansiyonda doğdu. Çünkü beş farklı dil konuşan, birbiriyle anlaşamayan insanlar oraya toplanmıştı. Karşılıklı konuşamıyorlardı. İletişim kurmanın tek yolu cazdı. Cazı, bahsedilen şeyi görmelisin. Şu adamlara bir bak. Saksafoncuya bak. Şarkıyı kaçırıp kendi yolculuğuna çıkardı. Bu adamların hepsi beste ve düzenleme yapıyor, şarkı yazıp melodiyi çalıyor. Trompetçiye bak. Adamın kendi fikri var. Caz çatışmadır, uzlaşmadır ve müzik her defasında kendini yeniler, her gece başka müzik çıkar. Çok ama çok heyecan verici. Ancak caz ölüyor. Ölüyor Mia. Caz ilgisizlikten ölüyor. Dünya diyor ki 'bırakın ölsün çünkü miadını doldurdu' Fakat ben varken bu olmayacak."

Yaz olur mevsim, artık Mia ile Sebastian beraberdirler. Ama eski filmleri seven kızla, eski müzikleri seven adamın aşkının bir geleceği olabilir mi? Bu hayallerle, bu tutkularla değirmen döner mi? Birbirlerini hayallerinin peşinde gitmeleri için motive ederler ama motivasyon tek başına yeterli mi?

Mia'nın annesiyle yaptığı bir telefon görüşmesinde iş paraya gelir. Mia tek kişilik oyununu sahnelemek için tiyatro ayarladığını annesine söylediğinde annesinin "iyi para kazanacak mısın?" sorusuna "anne ben üste para veriyorum der. Annesi Sebastian'ı sorar, onun da düzenli bir işi dolayısıyla geliri yoktur. Sebastian mesajı almıştır ve hedefine daha yakın olan Mia'dır. Sebastian para kazanmak için hayali olmayan bir müziğin peşinden gider ve Amerika içinde turneye çıkacak bir grubun piyanisti olmayı kabul eder. Mia oyununu sahnelemeye çabalarken, Sebastian da şehir şehir gezmeye başlamıştır. 

Sonbahar gelmiştir aşklarına. Sebastian ile Mia, izlediğim en güzel sevgili kavgalarından birini yaparlar. Para sorunu, işleri nedeniyle birbirlerini yeterince görememeleri pahasına çözülmüştür. Üstelik hayalleri ve tutkuları konusunda fedakarlık yapan Sebastian olmuştur. Mia, Sebastian'ın inanmadığı bir müziğin peşinde bu kadar uzun süreli çalışmasını yanlış bulur. Sebastian da haliyle bunu uğruna fedakarlık yaptığı Mia'dan duyunca sinirlenir. Oysa aslında iki hayalin birlikte gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını görmüşlerdir. 

Bu filmi izlemeye başlamadan önce, ben caz çok sevmem, müzikal de çok sevmem, ne işim var bu filmle diye düşünmüştüm; ama iyi bir aşk hikayesi izledim. Müzikleri de gayet güzeldi. Neon renkler sanırım bu sene moda, Nocturnal Animals ve Moonlight'ta da bolca kuıllanılmıştı, ama en yakıştığı film bu olmuş bence.

Derecelendirme: 8/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder